APHRODİSİAS II.


ARHRODİSİAS II.
Aphrodisias Stadyumu: 
Kentin en iyi korunmuş ve en görkemli yapıtı olmakla birlikte Ege bölgesindeki eski stadyumlardan en iyi korunanıdır. Kentin kuzeyinde yer alan stadyum, dünyanın en önemli antik yapılarından birisidir. 
Şehrin kuzeyinde olan stadyum 262 metre uzunluk, 50 metre genişlik ve 30.000 izleyici alabilecek oturma sıralarına sahip. Elips plan tüm seyircilerin oyunları rahat izlenmesini sağlıyor. 
Bu müsabakalar, Asya Minor'unda, Yunanistan'daki Olimpik ve Pythian oyunlarının bir modeli halindedir ve Aphrodisias'ta bu oyunlar, Olimpik değil de Pythian olarak kabul edilirmiş. Stadyuma doğu ve batıda yer alan iki tonozlu galeriden giriliyordu. İ.S. 7. yüzyılda tiyatroda ciddi hasarlara yol açan depremden sonra, stadyumun doğusundaki yarım yuvarlak kısmı, duvarlarla yuvarlak bir hale getirilmiş ve arena olarak kullanılmıştır. 
Oturma sıraları kendi devrinde dükkan ve depo olarak kullanılmış olan, eğik tonozlar üzerine yapılmıştır. 
Stadyumun kuzeyindeki yüksek duvarlar, kentin etrafını kuşatan sur duvarlarının bir parçasıdır. Surlar stadyumdan daha sonra yapıldığı için, bu bölümden yararlanılmıştır. Batı yönündeki tonuzlu giriş galerisi de sur yapılırken kapatılmıştır.




Sebasteion:
 1979 yılında Prof. Kenan Erim, tanrıça Afrodit ve Roma İmparatorluğunun ilk imparatorları olan Julia Cladius sülalesine adanmış büyük bir tapınak kompleksi buldu. Yapının üzerindeki yazıtlardan binanın Sebasteion olarak adlandırıldığını biliyoruz. İsim ulu anlamına gelen Latince Avgustus sözcüğünün yunanca karşılığıdır. Roma'nın doğusunda bu kadar büyük ve özellikle kabartmalar yönünden zengin başka bir Sebasteion yoktur. 
Yapı kuzey kapısından başlayan ve tiyatroda sona eren caddenin üzerinde yer almaktadır. Kült merkezi İmparator Tiberius devrinde (İS.14-37) yapılmaya başlanmış ve Nero devrinde (İÖ.54-68) bitirilmiştir. 
Yapım aşamasında birkaç kez depremler nedeniyle yıkılarak yeniden yapılan kült merkezinin ana yapıları İmparator Cladius zamanında tamamlanmış olup günümüzde tapınaktan geriye sütun temelleri, Corinthian stili sütun başlıkları kalmıştır. 4. ve 7. yy.daki depremlerin verdiği zararlara ek olarak, Türk ve Bizans dönemlerindeki göçlerde tapınağa büyük zararlar vermiştir. 
Depremlerden arta kalan kısımlar ile Sebasteion, bir alış veriş merkezi olarak kullanılmıştır. Kentin küçülmesinden sonra da yıkılmış ve sel sularının getirdiği alüvyonlarla kaplanmış ve üzerlerine Eski Geyre köyünün evleri yapılmıştır. Tüm bunların dışından Aphrodisias'ta büyük bir Yahudi topluluğundan, bunların Sinegog'undan ve bu topluluğun sempatizanlarından bahseden bir yazıt ve bulgular ele geçmiştir.
         




                         Buradaki figürler bire bir kopyalarıdır. (Orjinalleri Müze binasının içerisinde sergilenmektedir.)           
         
Aphrodisias Müzesi:
 1979 yılında açılan Aphrodisias Müzesinde sadece Aphrodisias'dan kazılarla bulunmuş eserler sergilenmektedir. Eserlerin çoğunluğunu heykeller oluşturmaktadır. Aphrodisias'da İ.Ö. 1.yy. ile, İ.S. 5. yy.lar arasında çok nitelikli eserler veren bir heykel okulunun varlığını biliyoruz. Mermerler kentin 1 kilometre kuzeyindeki mermer ocaklarından getiriliyordu. Aphrodisias Müzesi, batı Anadolu'daki bilinen en olağandışı, göze çarpan müzelerden birisidir. Kazılar sırasında ortaya çıkarılan haliyle, anıtlar burada sergilenmektedir. İlk halleriyle bulguların incelenip göz önüne getirilmesi, bu antik anıtların ihtişamının anlaşılmasına yeterli olur. Özellikle Aphrodisias'ın antik heykeltıraş okulunun çalışmaları bu sanatın gelişme seviyelerini gösterir. 
Müze duvarlarında yer alan tondo büstler, bazı ünlü antik filozof ve devlet adamlarına aittir. Bundan sonraki salonda imparator heykelleri, portre heykeller, portre büstler ve mevsimleri betimleyen figürlerin yer aldığı özgün bir lahit yer almaktadır. Koridorda sergilenen kabartmalar kentin ikinci kurucusu Zoilos'un anıt mezarına aittir ve ikinci klasik çağda denilen Avgustus dönemine tarihlenmektedir. Melpomene salonunda, giyimli devlet adamları, tragedya perisi Melpomene ve Apollon'a ait heykeller sergilenmektedir. Boksör ve oturan sanatçılara ait heykellerin sergilendiği salon Odeon salonu olarak adlandırılmıştır. Diğer seksiyona geçmeden köşede bitmemiş heykeller sergilenmektedir. Heykel yapım teknikleri ve evreleri hakkında fikir vermesi bakımından dünya çapında bir koleksiyondur. Yakın çevredeki ve Aphrodisias'dan bulunmuş olan prehistorik malzemenin sergilendiği vitrinler önceki duvar vitrinlerinde sikke ve öyküsü yer almaktadır. 
Truva savaşının trajik bir öyküsünden esinlenerek yapılan Achilleus ve Pentasilia heykelinin ismini verdiği salonda Diskoforos, genç Herakes ve Dionisos'u taşıyan Satir Heykelleri vardır. Bundan sonraki salonun ortasında kentin ana tanrıçası Aphrodithe'nin kült heykeli yer alır. Heykelin hemen arkasında Aphrodithe Tapınağının baş rahibi Diogenes ve hemen sağda da karısı Clodia Antonya Tatiana'nın heykeli yer alır. Soldaki iki heykel İmparator Constantin devrindeki rahip heykelleridir. Soldaki dev heykel kent halkını temsil eden Demos'dur. Müzeden çıkmadan önce hemen solda Aphrodisias kentinin ortaya çıkmasını sağlayan Arkeolog Prof. Dr. Kenan T. Erim'in bronz büstüne merhaba demeyi unutmayın.           
                          Müzenin içinden bir kare
    

  Bulunan parçaların birleştirilmesi için kağıt                                             Kâğıt Üzerinde İşlenip Sergilenmeden önce                            üzerinde yapılan ön çalışmalar                                                                       onarımdan geçen heykel  


 
                                                                


                                          Sergilenmeyi bekleyen eserler 
 
Ören yerindeki çay bahçesinin önündeki süs havuzu

Fotoğraflar tarafımdan çekilmiştir.
Bilgiler. http://www.aphorodisias.info sitesinden alınmıştır.

Comments

Popular posts from this blog

BALİNA ASKERİ PLAJI KIBRIS

SÜLEYMANPAŞA KÖŞKÜ (KIBRIS-GİRNE)

SAKAR GEÇİTİ – MUĞLA